Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle beraber aşina olmadığımız birçok hareketin de beraberinde geldiği aşikâr. Steve Jobs’un ilk iPhone’u tanıtırken yaptığı, şu an günde belki binlerce kez yaptığımız –ekranı kaydırmak, bir görüntüyü büyütmek gibi- hareketlerin salonu adeta çılgına çevirdiğini henüz unutmadık. 2007 yılında yapılan sunuma buradan ulaşabilirsiniz. O zamandan beri küçük değişimlerle beraber hızla giden bir yolun içine girdik. Çalan telefonu kulağımıza götürdüğünde kapanması yahut çalan müziğin telefonu ters çevirince durması buna dair güzel örnekler.
Konu giyilebilir teknoloji olunca, akıllı telefonlarla aynı kullanımı sağlamak çok da mümkün olmuyor hâliyle. Akıllı saatler, fitness takipçileri, sanal gerçeklik gözlükleri ve kulaklıklar derken, aslında bunların her biri için farklı kullanım metodlarının geliştirilmesi gerektiği gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz. Tabii bu yalnızca bizim fikrimiz değil.
St Andrews Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, akıllı saatlerin bazı sensörlerine dokunmak suretiyle yeni kontrol yöntemleri geliştiren bir iletişim metodu tasarladı. Kullanıcı, hâlihazırda akıllı saatlerde var olan ivmeölçer veya jiroskop gibi sensörler yardımıyla, şu an olmayan bazı kontrol yöntemleri elde edebilecek. Hayatımıza girecek bu yeni hareketler için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.
Proje sorumluları, akıllı saatler için ümit vadeden bu gelişmenin devamının geleceği ve bunun fitness takipçilerine de kolaylıkla adapte edilebileceği konusunda iddialı. Eylül ayında sunumu yapılacak olan WatchMi teknolojisine de Google’ın ilgi göstermesi bekleniyor. Her geçen gün büyüyen akıllı saat dünyasındaki gelişmelerden haberdar olmak için takipte kalın.
