12.9 C
İstanbul

Yapay Zekâ Ve Blockchain, Hukukun Üstünlüğünü Sağlayabilir Mi?

Published:

“Siz insanlar; kendi kendinizi öldürüyor, zehirliyorsunuz. Yaşamaya devam etmeniz için, sizi kendinizden korumak gerekiyor.” Ben Robot – V.I.K.I

Bilim kurgu filmlerine olan sevgimi doruk noktalarına çıkarmış bir efsanenin, I Robot filminin kötü yapay zekâsı V.I.K.I, insanlık hakkında bu şekilde yorum yapıyordu. Şimdi şöyle bir kendimize bakarsak pek de haksız olmadığını rahatça söyleyebilirim.

Yapay zekâ uzunca zamandır insanlığın hayalini kurduğu teknolojilerden birisi. Her geçen gün biraz daha gelişerek ve bizleri şaşırtarak hayatımıza giriyor. Aynı şekilde blockchain teknolojisi de son bir yıl içerisinde adından en çok söz ettirenler listesinde başı çekiyor. Bu teknolojilerin hemen her sektörde kullanımına yönelik çalışmalara şahit oluyoruz. Bugün, belki de birçok kişiye mantıklı gelmeyecek bir konuya, yargıya, dahil etmeye çalışacağım bu teknolojileri.

Hukuk, yaşadığımız devletleri ayakta tutan en önemli direk olsa da çoğu zaman varoluş amacı olan adaleti sağlamakta önüne engeller çıkıyor. Bazen, olur ya, herkes için aynı kuralı uygulayamayabilir. Ya da tarafsızlık ilkesini bir kenara bırakabilir. İşte bu tarz durumları teknolojinin bizlere sunduğu nimetlerle önlemek neden mümkün olmasın?

Makine Yargılaması Mümkün Mü?

Yapay zekâ ve blockchain; tarafsız davranamama, hukuka aykırı karar verme, duygusal yaklaşma, delillerin çarpıtılması gibi temel problemlere çözümler üretmemizi sağlayabilir. Bir makine yargılaması belki de en doğru ve tarafsız sonuca ulaşabilir. Peki bu teknolojileri nasıl kullanabiliriz?

Makine Yargılaması
Makine Yargılaması

Blockchain teknolojisi özellikle kanıtların saklanması konusunda bizlere çok başarılı sonuçlar çıkarabilir. Kanıtlar doğrudan blok zinciri setleri içerisine kaydedildiğinde ortaya tamamen şeffaf ve değiştirilemez bir dijital defter çıkar. Burada kayıtlar ile delilere hiçbir şekilde müdahalede bulunulamaz.

Hukuk sistemimizde bulunan tüm kuralları ve hatta mahkeme içtihatlarını bir yapay zekanın okuyabileceği formata getirerek bir dijital hâkim elde edebiliriz. Hukuk genel geçer niteliğe sahip olmak için kanunları esnek olarak tasarlar. Hakimlerin boşlukları doldurması beklenir. Yapay zekanin bu kuralların uygulanış biçimlerini daha net anlayabilmesi için bir süre mahkemeleri takip etmesine izin vererek elindeki verileri yorumlamasını ve hakimlerin boşlukları nasıl doldurduklarını bir sistematik haline getirmesini sağlayabiliriz. Son kararı makineye vermek istemezsek de, hakimin delilleri ve ilgili kanunları inceleyerek geçireceği süreyi böyle bir yapay zeka ile saniyelere düşürebiliriz.

Belki bunlar biraz uç örnekler olmuş olabilir. Ancak burada asıl değinmemiz gereken nokta şu; hukuk bu teknolojilerle tanışmalı ve birlikte hareket etmeye bir yerden başlamalı. Vrije Üniversitesi’nden hukukçu ve felsefeci Profesör Mireille Hildebrandt, bu konu üzerine oluşturdukları “Hukuk, Bilim, Teknoloji ve Toplum” adında bir araştırma grubu ile çalışmalar yapıyor. Hildebrandt’a göre, analitik zekaya sahip hukukçular ile bilgisayar bilimciler bir araya getirilmeli ve birlikte neler yapılabileceği üzerine çalışmalar yapılmalı. Burada dikkatimi çeken önemli bir kavram var: “Computational Law”. Maalesef bu kavram henüz Türkçe’de hiçbir karşılık bulamıyor, çünkü üzerine doğru düzgün bir çalışma yapılamamış. Computational Law, yasal gerekçelendirmelerin ve eski manüel süreçlerin mekanizasyonu ve otomasyonuna odaklanan bir yasal bilişim alanıdır. Temel yaklaşımlarının başında, bir makine tarafından okunabilen hatta uygulanabilen bir yasal dil kodu oluşturma fikri yatmaktadır. Henüz Türkçe bir karşılığı yok. Ancak Bilgisayım Hukuku olarak adlandırmak güzel bir öneri olur diye düşünüyorum.

2013 yılında, hukuksal süreçlerin mekanizasyonu yönünde, Amerika oldukça önemli bir adım atmıştı. Obama, yayınladığı bir yürütme emri ile tüm resmî belgelerin, bir makine tarafından okunabilir biçimde yayınlanmasını zorunlu kılmıştı. Aslında bu düzenleme belki şu anda olmasa bile gelecekte gerçekleşebilecek bir otonom hukuksal sürecin ön hazırlığı denebilir. Şu anda da bu teknoloji; vergi hesaplamaları, telif hakkı lisanslamaları, performans ölçümleri gibi alanlarda kullanılmakta. Uzun vadede tam bir yasal mekanizasyon için Hammurabi Projesi gibi çalışmalar da oldukça dikkat çekici.

Ben ne bir hukukçu ne de bir bilgisayar programcısıyım. Yalnızca teknolojiyi yakından takip eden meraklı bir blogger olarak, geleceği bizim de yakalamamızı istiyorum. Birçok konuda olduğu gibi bu alanda da dünyanın gerisinde seyrediyoruz. Özellikle blockchainin sıkça telaffuz edildiği şu günlerde, bu teknolojilerin uygulama alanlarına yönelik projelerin hayata geçmesini artık dört gözle bekliyoruz. Makine yargılaması belki yakın gelecekte kabul görecek bir teknoloji değil, belki sizler de sıcak bakmıyor olabilirsiniz. Geçtiğimiz günlerde karşıma çıkan bir haberi hatırlatmak sanıyorum ki daha doğru olacak. Tecavüzcülere sevgi duyma ihtimali olmayan duygusuz bir yargılama mümkün olabilir. Peki insani duygular adaletin olmazsa olmazı mıdır?

23 yaşındaki bir kadının tecavüze uğradığı dava.
Ömer Faruk Bal
Ömer Faruk Bal
1995 İzmir doğumlu. Karikatürü ve gezmeyi pek seven internet girişimcisi. Halen İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğrenci olup Büyük Altay taraftarıdır.

Son İçerikler